Sürekli gelişen, değişen, taleplerin ve ihtiyaçların gün be gün arttığı, artan bu ihtiyaç ve talepler neticesinde rekabetin 4 koldan dans ettiği, ihtiyacın karşılanmak için değil, yaratmak üzerine kurgulandığı ve bunun iliklerimize işlediği bir dünyadayız. Böyle bir devir olduğunu varsayalım…
“İhtiyacı yaratmak” dedik. Evet, şu anda gözlerimiz kapalı bir halde hikâyesini yazmakta olduğumuz devrin bir “İHTİYAÇ YARATMA” devri olduğunu söyledik. Bir şeyi yaratmak mı onu tasarlamaktan geçer? Yoksa tasarladığımız şeyleri mi yaratırız bizler?
Konu ne olursa olsun sevgili okurlarımız, “YARATMA” kavramının olduğu her yerde bir “TASARIM” vardır. Bir düşünelim…
Globalleşen bu dünya düzeninde, iç içe geçmiş her türlü sosyolojik, psikolojik, maddi ve manevi bu ilişki alış-verişinde; sınırların aşıldığı, limitlerin zorlandığı, ihtiyaçların her geçen gün bir önceki günü 2 ye katladığı ve bu noktada “FARK YARATMA”nın artan rekabette ayakta kalabilmek için en büyük “İHTİYAÇ” halini aldığını görebiliyor musunuz?
Bu devir öyle bir devir olsun ki sevgili okurlarımız;
Devir, FARK YARATMA devri olsun.
Devir, fark yaratarak harekete geçme devri olsun.
İhtiyacı tasarlayarak, artan rekabetteki farkını ancak ve ancak böyle ortaya koyabilme devri olsun…
Öyle bir devir düşünün ki, ÖZGÜNLÜĞÜNÜZ; pazar payındaki pastadan alacağınız en büyük dilimin bir teminatı olsun. Öyle lezzetli de olsun ki sevgili okurlar, tadından yenmesin. Ama tabakta da kalmasın. “Kapış kapış gitti” deyimi, bu devirde ancak böyle mümkün olsun.
Bugün etrafımıza, çevremize şöyle bir baktığımızda… Gördüğümüz her şey bir ambalaj tasarımı ise eğer. İnsanlar bile. İlişkiler bile. Bu yazıyı okurken içtiğiniz kahveniz, aldığınız notları kaydettiğiniz defteriniz, marketten aldığınız onlarca “ambalajı” içinde taşıdığınız o şeffaf poşet mesela… Yahut duvarda duran ve her baktığınızda ilhamınız olan o tablo ofisinize nasıl gelmişti? Yeni ofisinize nasıl getirdiniz kişisel eşyalarınızı bir hatırlayın? Her şeyin bir ambalaj tasarımı var sevgili okurlarımız. Bizim bile…
Bu açıdan bakıldığında, ambalaj tasarımının pek çok sektörün bel kemiğini oluşturduğunu söylemek mümkündür. Değil midir? Grafik Tasarım, ambalaj tasarım, teknoloji, yiyecek, içecek, gıda ve tüm endüstriyel ürünler, eğitim, satış ve pazarlama… Gerisini siz düşünün.
Pek çok sektörün, dolayısıyla da dünya pazarının ana dinamiğini oluşturan ambalaj tasarım üzerine söylenecek elbette çok şey var. Fakat burada değinmek istediğimiz en önemli husus, pazarın zeminini oluşturan bu alanın, aslında rekabetin de temeli olduğunu vurgulamaktır. Ve şayet tasarımın olduğu her yerde bir yaratıcılık var ise günümüzde rekabet de artık daha yaratıcıdır! Ve bu yaratıcılık ancak özgünlükle “fark”a dönüşür.
Ambalaj tasarımında kurgu işte bu yüzden çok ama çok önemli olup, her ambalajın tasarımı ile hikâyesini satın alırız bizler aslında. Tasarımcısının yazdığı hikâyeyi, bir bütün olarak dinlememize ambalaj, dinlediğimiz hikâyeyi içselleştirip evimize götürmemize ise satın alma denir. Pazarlama ise, hangi hikâyeyi içselleştireceğimizin kararını verme aşamasında başlar ve içselleştirdiğimiz noktada bizi sonuca götürür. Yanı satışa… Ambalaj tasarım işte bu yüzden bir bütündür sevgili okurlar ve işte bu yüzden bir hikâye kurgusudur aslında. Tasarımcısı tarafından bize anlatılan… Özgünlüğü boyutunda yarattığı fark ile farkındalığımızı arttıran. Yani dememiz o ki, ambalaj tasarımı bir kurgu işidir. Bir hikayeleştirme sanatının ta kendisidir. Özgünlük, işte bu yüzden çok ama çok önemlidir.
Ambalaj tasarımında özgünlük, tasarımcısının bakış açısı ve sınırları ile birleşerek, sanatsal ve teknik yönü ile harmanlandığı noktada İLLÜSTRASYON olarak karşımıza çıkar. İllüstrasyonlar, tasarımları hikayeleştirmekle kalmayıp, daha güçlü bir albeni yaratmak, mesajı daha canlı ve hareketli ifade edebilmek açısından ambalaj tasarımında oldukça sık kullanılmaktadır.
Teknik açıdan bakıldığında ise ambalaj tasarımda, ürünü iki boyutlu yüzeyde çeşitli tekniklerle resimledikten sonra, dijital ortama aktararak baskıya hazır hale getirmek veya tasarımın tamamını dijital ortamda hazırlamak, grafik tasarımcının tercihine kalmış̧ olmakla birlikte en iyi illüstratif etkiyi sağlayabilecek malzemenin seçimi de oldukça önemli bir faktördür. Bilginin, haberin ve mesajın resimli yorumları olan illüstrasyonlar; özellikle gıda ambalajlarında, renklerin canlılığı, biçimlerin kompozisyon örgüsü ve iştah uyandırıcı dinamik etkisi nedeniyle fotoğrafa göre çok daha sık kullanılmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında, her bir illüstrasyon, kendi tasarımını hikayeleştiren temel farkındalığıdır aslında. Ve yine bu açıdan bakıldığında sevgili okurlarımız, tasarımın farkındalığına da İLLÜSTRASYON denir. Denmez mi?
Özellikle gıda alanından örnekleyecek olursak, rekabetin ve fark yaratmanın bu kadar elzem olduğu günümüz pazarlarında, marketlere girdiğinizde bir göz atınız lütfen… İllüstrasyonların potansiyel kullanım alanlarından olan yiyecek – içecek sektörünü baz alarak, meyve suyu kutularının hemen hepsinde illüstratif görsellere rastlamanız söz konusu olacaktır. Dikkatinizi çeksin lütfen, birçoğunun birbiri ile aynı olduğunu, kullanılan görsel temalarının benzerliğini, ambalajların üzerlerindeki fışkıran meyve parçacıkları yahut meyvelerin saf halleri şeklindeki tezahürlerini sizler de zaten fark edeceksiniz. Burada verilmek istenen mesaj şudur:
İllüstrasyonlar evet, tasarımları hikayeleştiren ve sonuca dönüştürmedeki dinamizmi veren oldukça önemli unsurlardır. Hem görselliğe hem de verdiği içerik ile bilince hitap edebilendir. Fakat unutulmaması gereken bir şey vardır ki;
Ancak “Fark yaratmak” için kullanılan illüstrasyonlar “özgünlüğümüz” olacaktır.
Diğerleri mi? Onlar da sıradanlığımız ve kolaycılığımız olarak satışa sunulacaktır.
Siz olsaydınız sevgili okurlarımız?
Hangisini satın alırdınız?